“Kadın’ın mülkiyetinde, eştaş’ın, annenin bulunduğu fersah kaçma bize bu annelerimizi lutfeyledi” diye tanımladığı Mehdiye Gültekin’i ” İşte bizim Bayanımız, İşte bizim Anamız!” eğitim şu formda; (980070) (9706)
Batman’da, büyük bir caminin yükselişteyizinde bir taziye konutu, vefât eden bir annemizin taziyeyiz. İçerisi tıklım tıklım, dolup boşalıyor durmaksızın daha da enteresan.
Kendi kendine ki ki; “Öyle ya, İslam’ın adayları olan sekiz erkek ve kızların anneleri bu türlü türlü annenin hazırlıkları ve taziyesi bu türlü kalabalık olacaktır.” Hatta bu arkadaşa eşlik ediyorum. okuldan sonra; “Hayır hocam, sorundan çok daha fazla öteki. Tamam evlatlarının her bir hatırı ve ekipmanının tesiri vardır ama” dedi ve dolduranlara işaret etti;
kalabalık içinde yirmi beş yaş üzerinde ne kadar insan varsa onlar büyük bir kısmı o yemekte bu annemizin meskenine sığınmıştır, onun serdiği yatakta yatmış, onun pişirdiğiten yemiştir. Onun konutu Müslümanların sığınağıydı, o bizim anasıydı. Şu kalabalık çocuklarının hatırı değil…” dedi.
Sonra eğitim ki ben de tekraren bu annemizin konutunda konuk olmuş, serdiği yatak yattım, pişirdiği yemeklerden yedilerden.
İşte bu bizim anamız, işte bu “İslam’ın Kadını” ! Bayanlar hakkında daha fazla tartışıldığı, bayanın mülkiyeti, eş mülkiyetinde, annenin mülkiyeti fersah fersah fersahtan kaçıldığı için bize bu annelerimizi lutfeyledi.
liğin Kadınlığın, anneliğin, eş savrulup kozmopolit da Müslümanlarımızı sonraya bırakalım kadınlığın her şeyi tekrar bir daha düşünmeleri gerekir diye bekliyoruz.
Ölenlerin akabinde protokol nutukları değil, Müslümanlar çok şey kaybetmiştir.
Hiç bir yerde olmayan, hiç bir yerde bir resmi, bir olay ve imajı olmayan; Ancak Allah’ın hiç bir amelinin ve aksiyonunun zayi karşılaştırmasına inanmadığımız Mehdiye Gültekin annemizin Rabbimiz makamını cenneteylesin, böylesi annelerden yoksunsuz, öksüz eylemesin.