Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı bu haftaki Cuma hutbesinin konusu “Ahiret günü ve hesap verme bilinci” olarak belirlendi.
Muhterem Müslümanlar!
Ensar’dan bir sahabi gelerek Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e selam verdi ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! En faziletli mümin kimdir?” Peygamberimiz, “Ahlak bakımından en hoş olandır” buyurdu. Gelen kişi “Peki, en akıllı mümin kimdir?” diye tekrar sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurdu: “Müminlerin en akıllıları, mevti en çok hatırlayanlar ve mevtten sonrası için en hoş halde hazırlananlardır.”
Aziz Müminler!
Cenâb-ı Hak, beşere iki hayat bahşetmiştir. Bunlardan birincisi içinde yaşadığımız imtihan dünyasıdır. Bu dünya hayatı vefatla birlikte sona erer ve ahiret hayatı başlar. Mevt asla bir yok oluş değil, ebedi hayata geçişin birinci kapısıdır. Vefat, geri dönüşü olmayan bir geçittir. Artık insan, tekrar dünyaya dönüp salih ameller işlemeyi ne kadar istek etse de bu mümkün olmayacaktır. Gerçekten Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Nihayet onlardan birine mevt gelip çatınca, ‘Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada âlâ işler yapayım’ der. Hayır! Onun söylediği bu kelam, boş laftan ibarettir…”
Kıymetli Müslümanlar!
Kıyamet kesinlikle kopacak, yaşadığımız dünya hayatı bitecek ve sonsuz ahiret hayatı başlayacaktır. İlahi kudretin iradesiyle beşerler tekrar dirilecek, mahşerde toplanacak ve mizan kurulacaktır. İşte o gün, hesap verme günüdür. O gün, dünya hayatına ilişkin kapalı aşikâr, güzel berbat bütün niyetler ve davranışlar ortaya dökülecek ve herkes şu ilahi nidaya muhatap olacaktır:
اِقْرَأْكِتَابَكَۜكَفٰىبِنَفْسِكَالْيَوْمَعَلَيْكَحَس۪يباًۜ
“Oku artık amel defterini! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter!”
O gün, lisanlar susacak, azalar konuşacaktır. Rabbimiz bu hakikati şöyle bildirmektedir:
اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْد۪يهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
“O gün, onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da şahitlik eder.”
O gün, kimseye zulmedilmeyecek, herkese yalnızca yaptığının karşılığı verilecektir. Hiç kimse, ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinin, gençliğini nerede tükettiğinin, malını nereden kazanıp nereye harcadığının, bildiği ile amel edip etmediğinin hesabını vermeden bir yere kımıldayamayacaktır.
Değerli Müminler!
Allah’a ve ahiret gününe inanan bir mümine yaraşan, vefat gelmeden evvel kendini hesaba çekmektir. Dünyayı oyun ve cümbüş yeri değil, Rabbimizin isteğini kazanma yeri olarak görmektir. İslam’ın dosdoğru çizgisinden; Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinden, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sünnet-i seniyyesinden asla ayrılmamaktır. Allah’ın koyduğu hudutlara titizlikle uymak, helal haram çizgisine riayet etmektir. Fıtratı bozan yönelim ve davranışlardan, aklı uyuşturan alkol ve bağımlılıktan, aile ve toplumu ifsat eden zina ve ahlaksızlıktan, ocakları söndüren kumardan uzak durmaktır. Her amelin kaydedildiğini ve günü geldiğinde hepsinden hesaba çekileceğini unutmamaktır. Hutbemi Şanlı Rabbimizin şu ayet-i kerimesi ile bitiriyorum: “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna, hiçbir çocuğun da babasına yarar veremeyeceği günden korkun! Elbet Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın.”